Kanser hastalarının %39`unda omurga metastazı görülmektedir. Omurga metastazları hem ağrı, hem de nörolojik kayıba yol açarak yaşam kalitesinde azalmaya neden olur. Bu patolojilerde uygulanacak tedavi biçimi hastaların beklenen yaşam süresine, fonksiyonel skora, nörolojik defisite, deformite olup olmadığına ve kompresyon fraktürünün miktarına bağlı olarak değişmektedir. Komorbiditesi yüksek olan hastalarda açık cerrahiler, yüksek mortalite ve morbidite oranlarına sahiptir. Perkütan girişimler ise açık cerrahilerden daha az riskli olup, hem tanı hem tedavi amacıyla sıklıkla kullanılmaktadır. Perkütan biyopsi yöntemlerinin farklı radyolojik görüntülemelerle kombine edilmesi, alınan biyopsi materyalinin histopatolojik doğruluğunu artırmaktadır. Farklı omurga bölgelerinde farklı giriş teknikleri uygulanabilmektedir. Perkütan vertebroplasti ve kifoplasti ise; biyopsi alınmasını tümöre bağlı kompresyon fraktürü olan omurgadan kaynaklı ağrı semptomlarının azaltılmasını ve vertebra korpusunda yüksekliğin artırılmasıyla birlikte omurgada stabiliteyi sağlar. Perkütan radyofrekans ablasyon, diğer tedavi seçeneklerinin yüksek risk teşkil ettiği hastalarda lokal tümör kontrolünü sağlamada etkilidir. Tümör içerisinde yüksek ısıyla birlikte protein koagülasyonu, geri dönüşümsüz hücresel hasar ve doku nekrozu oluşturur. Vertebroplasti ve tümör ablasyonu kombine şekilde uygulandığında daha fazla ağrı kontrolü sağlanabilir ve hayat kalitesi daha fazla artırılabilir. Perkütan enstrümantasyon ve stabilizasyon, belirgin instabilitesi ve/veya deformitesi olan hastalarda açık cerrahiye alternatif daha az morbid bir yöntem olarak kullanılabilir. Açık cerrahilere göre postoperatif yara iyileşmesi ve enfeksiyonlar açısından üstün olduğu gösterilmiştir. Bu yazımızda; omurga metastazlarında tanı ve tedavi için uygulanan perkütan yöntemleri derledik ve her yöntemin avantaj ve dezavantajlarını tartıştık.